Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz: “Hastanede Dikiş Malzemesi, Ameliyathane Eldiveni Olmadığı İçin Ameliyatlar Erteleniyor”

HABER: MEHMET OFLAZ - KAMERA: CEMAL BERK AYTEKİN

(HATAY) - Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay'da, aradan bir buçuk yıla yakın zaman rağmen sağlık hizmetlerindeki sorunlar devam ediyor. Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, Hatay'daki hastanelerde malzeme eksikliği yaşandığını belirterek, "Hastanede sütür malzemesi (dikiş malzemesi), ameliyathane eldiveni olmadığı için ameliyatlar 1-2 hafta sonraya erteleniyor" dedi. Hatay'ın Samandağ içesinde bulunan konteyner Aile Sağlığı Merkezi'nde (ASM) görev yapan hekim Sabri Kimyon ise en önemli sorunlarının altyapı olduğunu söyledi. Kimyon, "Bu ilkel koşullarda hasta bakıyoruz, bunun artık bitmesi lazım" diye konuştu.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde en çok zarar gören illerden biri Hatay'dı... Depremin üzerinden 1,5 ay geçmesine rağmen Hatay'da sağlık hizmetlerinde ciddi sorunlar yaşanıyor. ANKA Haber Ajansı'na konuşan Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz; depremlerde 66 Aile Sağlığı Merkezi'nin (ASM) yıkıldığını ve şu an konteyner ASM'lerde hastaların muayene edildiğini, Hatay'daki hastanelerde malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların ertelendiğini söyledi. Yılmaz, Hatay'da yaşanan sağlık sorunlarını, taleplerini ve çözüm önerilerini Hatay İl Sağlık Müdürlüğü'ne ilettiklerini ancak çağrılarının yanıtsız kaldığını, sorunlarıyla ilgili Hatay Valisi Mustafa Masatlı'ya bir rapor sunacaklarını açıkladı.

Sağlık Bakanlığı yeni ASM yapmadı

6 Şubat'ta 198 Aile Sağlığı Merkezinden 66 tanesinin yıkıldığını hatırlatan Yılmaz, "Bu yıkılan ASM'lerin hepsi apartman altı aile sağlığı merkezi. Yani, Sağlık Bakanlığı'nın, devletin yapmış olduğu ASM'ler değil, özelden kiralanmış olan ASM'ler. Bu da gösteriyor ki ASM'lerin devlet tarafından yapılması gerekiyor. ASM'lerin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılıp aile hekimlerine teslim edilmesi gerekiyor. Bunun yanında maddi olarak içeride o kadar çok kayıp oldu ki. Her bir Aile Sağlığı Merkezi'nin kurulumu nereden baksanız 4-5 milyon lira. Bunun bilgisayarından klimasına, buzdolabından jeneratörüne, ekstra güç kaynağına vs. malzemeleri 4-5 milyon lira tutuyor. Bunların hepsi yıkılan o 66 Aile Sağlığı Merkezi'yle birlikte yok oldular. Bunlar aile hekimlerinin kendi cebinden ya da devletin vermiş olduğu Sağlık Bakanlığı'nın ödemiş olduğu cari giderden karşılanmış olan, şimdi bunu tekrar karşılamak zorundalar bu arkadaşlarımız. Sağlık Bakanlığı, bu konuda ne aile hekimlerine yeni bir ASM yaptı, ne de bu malzeme konusunda bir destek oldu" diye konuştu.

"Konteyner ASM'lerde 70-80 ekran televizyon arıyorlar"

Yılmaz, depremde yıkılan 66 ASM'de çalışan hekimlerin, konteyner kentlerde ve konteyner ASM'lerde çalıştığını belirtti. Yılmaz, "20 metrekarelik bir ASM düşünün, genelde 2'şer tane konteyner veriyorlar, birinde hemşire kalıyor, birinde doktor kalıyor. Bu arkadaşlarımıza, bu dönemde Sağlık Bakanlığı ya da Sağlık Müdürlüğü, -yerel yöneticiler artık nereden emir aldılarsa- muhtemelen Sağlık Bakanlığı'nın yönlendirmesi ya da yönlendirmesi yoksa buradaki arkadaşların işgüzarlığı diye düşünüyorum, sınıf denetlemesi yapıyorlar. Yani, Sağlık Bakanlığı'nın verdiği konteynerlerde, olmadığını bildikleri halde, engelli tuvaleti arıyorlar, olmadığını bildikleri halde 70-80 ekran televizyon arıyorlar. Yani, orada çalışılıyor mu, orada aşı yapılıyor mu, orada hasta muayenesi yapılıyor mu, bakmadan sınıf denetlemesine geliyorlar. Sınıf denetlemesinde, bu arkadaşların sınıf düşmesi demek, en az 200'ün üstünde sağlık çalışanının işsiz kalması demek" ifadesini kullandı.

"Şu an emekli bir hekimle aktif çalışan bir hekimin maaşı arasında fark yok"

Yılmaz, aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekimlerin maaşının yüksek olmadığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:

"Bizim maaşımız nüfusumuza bağlıdır. Nüfusumuz ne kadar fazlaysa maaşınız da o kadar. Tabii onun da sınırı var ama o sınırın yarısına düşmüş durumda. Yani Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Kayseri'de çalışan hekimin nüfusunun yarısı nüfusa sahibiz. İkincisi, nüfusumuza ulaşamıyoruz. Yani kimisi köye gitmiş, kimisi il dışına çıkmış, oradaki bebeklere aşı, gebelerin izlemleri vs, onları yetişemediğimiz için, ulaşamadığımız için ya da Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği alan dışında bu izlemler, aşılar yapıldığı için ceza alıyorsunuz. Bir gebe izlemi kaçırdığınız zaman, tarihler dışında izlem yapıldığı zaman maaşınızın yüzde 10'u gidiyor. Aşıyı aynı şekilde, izlem aralığı dışında yapsanız dahi maaşınızın bir yüzde 10'u daha gidiyor. Bebeğin izlemini yine aynı şekilde aralıklar dışında yaparsanız bir yüzde 10 daha gidiyor. Teşviki kaldırdılar. Nüfus yarı yarıya düştü. Maaşlar, emekli bir hekimin aldığı maaşa kadar düştü. Şu an emekli bir hekimle aktif çalışan bir hekim arasında neredeyse fark kalmadı, aile hekimleri için söylüyorum. Hangi bölgeler biliyor musunuz? Özellikle yıkımın fazla olduğu Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan ve Hassa'da. Bu sorunu buralarda yaşıyoruz, yani yıkımın olduğu yerlerde yaşıyoruz.

Sağlık Bakanlığı bu konuyla ilgili şu ana kadar 6 Şubat 2024'ten beri bir tedbir almış değil. 2023 ile 2024 arasında şubat aylarında, tedbir almışlardı bu konuda, sıkıntı yaşanmıyordu ama 2024 6 Şubat'ından itibaren Hatay'ı biraz önce bahsettiğim iller gibi Antalya, Mersin, Kayseri, İzmir gibi normal bir ile çevirin. Normal görüyor şu an. Herkes, evinde oturuyor; herkes, hastasına, bebeklerine ulaşabiliyor şeklinde kabul etmiş durumda ve bu nedenle maaşlarımız oradaki çalışan arkadaşlarımızın yarısına düştü. Bu neyi getirdi? O dönemlerden dedik, arkadaşlar bakın bunu yaparsanız birçok hekim istifa edecek, tayin yaptıracak, emekliye ayrılacak. Çalıştıracak hekim bulamayacaksınız dedik. İnanmadılar."

"26 kişilik kadroya sadece 1 kişi başvurdu"

Hatay'da Aile Hekimliği Ek Yerleştirme kurasına 26 boş birim olmasına rağmen sadece 1 hekim başvurmuştu. Yılmaz, konuya ilişkin "1 Temmuz'da 26 kişilik kadro açtılar; Defne, Antakya, Samandağ ve Kırıkhan'a. Başvuran bir arkadaşımız var onunda bu şartlarda çalışıp çalışmayacağının garantisi yok. 26 kadroda sadece bir tane ASM'in binası var o da cezaevi, diğerleri de ya yıkık, ya ağır hasarlı, ya da bina yok. Çalışabileceğiniz hemşireniz yok. Yani tek başınasınız. Aşıyı da, izlemleri de siz yapacaksınız, tahlil için kanları da siz alacaksınız, muayeneleri de siz yapacaksınız ve bu hastaları siz arayıp getirip bulacaksınız, bu şartlarda çalıştıracak hiç kimseyi bulamazsınız tabii" değerlendirmesinde bulundu.

"Malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatlar erteleniyor"

Yılmaz, depremden yıkılmadan önce Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi'nde 175 doktorun aynı anda poliklinik yaptığını ve şu anda 80 doktorun aynı anda çalıştığını söyledi. Yılmaz, "Bu da 100 küsur doktorumuzun oturması demek. Bu hem ciddi bir israftır. Siz maaş ödüyorsunuz 100 hekime, 100 hekime döner sermaye ödüyorsunuz ve bu kişilere çalıştıracak yer bulamıyorsunuz" dedi. Yılmaz, dahiliye bölümünde 16 hekimin olduğunu, 6 hekimin aktif çalıştığını, 2 hekimin poliklinik yaptığını ve diğer hekimlerin iş yapacak yerlerinin olmadığını belirtti.

Hatay'daki hastanelerde malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların ertelendiğini söyleyen Yılmaz, "Hastanede sütür malzemesi (dikiş malzemesi), ameliyathane eldiveni olmadığı için ameliyatlar 1-2 hafta sonraya erteleniyor" diye konuştu.

"Sağlıkta yaşanan sorunları rapor halinde valiye sunacağız"

Sevdar Yılmaz, Hatay'da yaşanan sağlık sorunlarına ilişkin İl Sağlık Müdürlüğünün çözüm getirmediğini belirterek, Valiye sağlıkta yaşanan sorunlara ilişkin rapor sunacaklarını açıkladı. Yılmaz, "18 ay oldu deprem olalı, Hatay İl Sağlık Müdürü ile sadece bir kere görüşebildik o da 'lütfen' görüştüm. Bu sorunları Sağlık Müdürüne direkt anlatmak istiyoruz, çözüm önerilerini sunmak istiyoruz, beraber bir çözüm arayalım istiyoruz ama Sağlık Müdürlüğü nedense bizden uzak duruyor. Şu an bir rapor hazırlıyoruz. Bu raporu Valimiz Mustafa Masatlı'ya sunacağız ve bu konuların çözümü için ondan talepte bulunacağız" dedi.

"Bu ilkel koşullarda hasta bakıyoruz"

Hatay'ın Samandağ içesinde bulunan konteyner Aile Sağlığı Merkezi'nde görev yapan hekim Sabri Kimyon, en önemli sorunlarının altyapı olduğunu söyledi. Kimyon, 18 aylık süreçte yaşadıklarını şöyle özetledi:

"Mesela bu konteyner da çalışıyoruz ama tuvaletimiz yok, ellerimizi yıkayacağımız yer yok. Bağlantı sorunumuz var. Altyapıyı gördünüz, toprak üzerine halen kurulmuşuz. Yaklaşık 1,5 yıldır biz burada hizmet vermeye çalışıyoruz. Konteyner sayımız arttırdık eskiden bir konteyner da 2-3 hekim çalışıyorduk. Bazen sıcaktan dışarıda çalışmak zorunda kalıyorduk çünkü klima da yoktu, hiçbir şey yoktu, sadece bir konteyner. Tabii halkın ciddi bir sağlık ihtiyacı da vardı, bunu karşılamak adına bazen dışarıda hastalara baktık. İçeride reçete yazdık böyle bir süreç yaşadık.

Halen bu süreç biraz konteyner adına iyileşmeler sağlanarak sorunlar devam ediyor. Nasıl iyileşmeler oldu? Biz kendimiz klima bulduk, taktık. Konteyner bulmaya çalıştık. Konteyner sayısını arttırdık. Hemşire arkadaşların, yardımcı sağlık personeli olan arkadaşların, sağlık hizmetini daha iyi verebilmesi için bu sefer onlara klima bulmaya çalıştık. Böyle bir çabamız oldu ama halen ben ilkel diyorum, bu ilkel koşullarda hasta bakıyoruz, bunun artık bitmesi lazım."

Konteyner ASM'nin bulunduğu alana "Aile Sağlık Merkezi" kurulsun talebi

Hekim Sabri Kimyon, sorunlarının çözümü için yetkililerle görüştüklerini ifade ederek, konteyner ASM'nin bulunduğu alana "Aile Sağlığı Merkezi" kurulmasını istediklerini söyledi. Kimyon, şöyle konuştu:

"Burada 5 kişilik bir ASM merkezi kurmak istiyoruz. Burası yaklaşık Samandağ'ın 7 tane büyük mahallesinin tam ortasında olan bir yer. Biz bir kış geçirdik bu koşullarda, daha ilkel koşullarda yazı geçirdik çok daha ilkel koşullarda. Şu an yazı geçiyoruz kısmen iyileşmiş olsa da halen 3 konteynerimiz var. Biz 5 hekimiz 3 konteynerle hizmet ediyoruz. 2 konteynere daha ihtiyacımız var. İvedi olarak, kliması olan konteynere ihtiyacımız var. Ama asıl önemli olan artık burada sağlıklı bir Aile Sağlık Merkezi'nin oluşması. Bu projenin bitirilmesi lazım artık. İnşallah İlçe Sağlık Müdürümüzün, İl Sağlık Müdürümüzün ve Kaymakamımızın katkılarıyla bu iş bitecek, böyle ummak istiyoruz. Kışı artık konteynerlerde geçirmek istemiyoruz.

Hastamızın özeline önem göstererek hekimliğimizi daha doğru bir şekilde yapmak istiyoruz. Hizmeti en sağlıklı bir şekilde hastamıza ulaştırmak istiyoruz. Bizim koşullarımız bunlar. Biz kendi koşullarımızın olumsuzluğunu söylemek çok istemiyoruz. Çünkü halkın bizden çok daha kötü koşullarda yaşadığını biliyoruz. Buna tanığız, depremden bu yana buna tanığız. Psikososyal olarak hastalarımız çok kötü durumda, nispetten onları burada rehabilite etmeye o küçücük kalan zamanımız içinde rehabilite etmeye çalışsak da zaman olarak çok yetersiz kalıyor bu. Çünkü aile sağlığı hekiminin yasa gereği yapması gereken zorunluluklar var. Aşılar, gebe takipleri, eğer bir sınıfa bağlıysa o sınıfın kimliğini koruma, ekonomik getirisini koruma gibi bir çabası da oluyor. Halkımız çok daha kötü sosyal ve psikolojik koşulları yaşıyor. Ekonomik olarak da çok kötü ama en azından bakanlığımızdan isteğimiz var. Sağlıklı bir sağlık merkezinde bu hizmeti biz çok daha iyi verebiliriz. Bu konuda daha ivedi, daha çabuk, daha pratik olmalarını bekliyoruz, bunu talep ediyoruz."